26 Kasım 2009 Perşembe
Eğer yaptığınız iş internet ile ilgiliyse, mutlaka HTML, HTML DOM ve Javascript terimleri ile çok karşılaşmışsınızdır. Ama çoğu kimse sadece işine yarayacak kodları alır, kopyalar ve çalıştırır. Gerisine hiç karışmaz. Oysa bir teknolojinin yapısını ne kadar iyi bilirseniz ona okadar hakim olursunuz ve o ölçüde isteklerinizi onunla rahatlıkla yerine getirebilirsiniz. Mesela uçakla bir adaya düştünüz, yanınıza da 3 şey alamadınız :) acil olarak da matematiksel bir hesap yapmanız gerekiyor. Bu durumda eğer iyi bir marangoz iseniz oduna şekil verme teknolojisini kullanarak bir abaküs yapar onunla yetinirsiniz. Mekanikçi iseniz uçakdaki metallerle mekanik bir hesap makinesi yapmanız mümkün. Elektronikçi iseniz uçakdaki devreleri kullanarak dijital bir hesap makinesi yapabilirsiniz. Yok bilgisayarcı iseniz aklınıza gelen ilk şey uçağın bagaj bölümünde bir Laptop aramak olacaktır :) Kısacası uğraştığımız teknolojilerin yapısını bilmek bizim sonuca gidiş şeklimizide değiştirebilir.
Gelgelelim DOM olayına. HTML bir dil değildir, bir arayüzdür. Javascript,VBscript,vs.. ise birer dildir. Programlama dillerinin object-oriented olarak HTML ile anlaşması için HTML'i nesneler bütününe çevirecek bir ara standart gereklidir. İşte HTML DOM da tam bu noktada ön plana çıkar.DOM, HTML ile programlama dilleri arasında bir standart oluşturarak bu dillerin HTML den bilgi alıp, bilgi vermesine yardımcı olur. DOM, Nesneler ve özelliklerden oluşur. Herhangi bir metod veya işlem içermez.
Sonuç olarak eğer client-side olarak HTML' e daha fazla hükmetmek istiyorsanız, kullandığınız dil jscript,vbscript ne olursa olsun kesinlikle DOM un erişim yöntemlerini çok iyi biliyor olmanız gerekir.Piyasada DOM ile alakalı olarak bilgi bulabileceğiniz birçok döküman var ama işin derinine inmek için DOM'un hiyerarşisini iyi öğrenmek lazım.
23 Ekim 2009 Cuma
osı nedir ?
OSI: Open Systems Interconnection = Birbiriyle bağlantılı açık sistemler standardı.Günümüzde kullanılan hemen hemen tüm ağlar çeşitli şekillerde OSI standardını kullanmaktadır. OSI standardı 1984 yılında ISO (International Organization for Standardization = Yaklaşık 130 ülkeye standart belirleyen Uluslar arası standardizasyon organizasyonu) tarafından geliştirilmiştir.Bu standardının çekirdeğini OSI Reference Model = OSI Kaynak Modeli oluşturur. Bu model verinin ağ üzerinde hareket ederken bir cihazdan diğerine geçme aşamalarını tanımlayan yedi farklı katman kümesidir.Katmanlar:Bu yedi katman bilgisayarın temeli olarak düşünülebilir. Her bir katmanda veriler diğer katman için hazırlanır. Bu yedi katman kendi içinde iki kısma ayrılır;
Uygulama Kısmı:• 7.Katman-Uygulama: Kullanıcı bir dosya transfer etmek istediği, mesajlarını okuduğu veya ağ ile alakalı diğer işlemleri yaptığı zaman işletim sistemi veya herhangi bir uygulama ile etkileşimde bulunur. Uygulama katmanı bu etkileşimin yapıldığı katmandır. TCP/IP iletişim kuralının NNTP, SIP, SSI, DNS, FTP, Gopher, HTTP, NFS, NTP, DHCP, SMPP, SMTP, SNMP, Telnet, uygulamaları bu katmanda gerçekleşir.•
6.Katman-Sunum:6. Katman uygulama katmanının gönderdiği verileri alır ve diğer katmanların anlayabileceği biçime dönüştürür. TCP/IP iletişim kuralında bu katman tek başına ayrı bir katman değildir ve MIME, XDR, SSL, TLS işlemleri bu katmanda gerçekleşir.• 5.Katman-Oturum: 5.Katman alıcı cihaz ile gerçekleştirilen iletişimi düzenli bir şekilde yürütür ve sonlandırma işlemini gerçekleştirir.
Taşıma Katmanı:• 4.Katman-Taşıma: Bu katman verinin akış kontrolünü (Flow Control) sağlamak ve sürdürmek ile hata kontrolünün sağlanması ve cihazlar arasındaki veri kurtarma işlevini yapar. Akış kontrolü demek taşıma katmanının verilerin birden çok uygulamadan gelip gelmediğini kontrol etmesi ve eğer birden çok uygulamadan geliyorsa bu verileri fiziksel katman için tekbir akış haline getirmesi anlamına gelir. TCP/IP iletişim kuralında TCP, UDP, IPsec, PPTP, L2TPTCP, UDP, IPsec, PPTP, L2TP işlemleri bu katman da gerçekleştirilir.• 3.Katman-Ağ: Bu katmanda veriler belirlenmiş cihazlara gönderilir. Mantıksal iletişim kuralları, Yönlendirme ve Adresleme işlemleri bu katmanda ele alınır. TCP/IP iletişim kuralında IP, ARP, ICMP, RIP, OSPF, BGP, IGMP, IS-IS işlemleri bu katmanda gerçekleştirilir.• 2.Katman-Veri: Bu katman da uygun fiziksel iletişim kuralı verilere atanır. Ağ tipi ve paket sıralaması (Packet Sequencing) da bu katmanda belirlenir. TCP/IP iletişim kuralında PPP, SLIP işlemleri bu katmanda gerçekleştirilir.• 1.Katman-Fiziki: Gerçek donanım aşamasıdır. Bu katman ağın bağlantı, gerilim seviyesi ve zamanlama gibi karakteristiklerini tanımlar.
25 Ağustos 2009 Salı
*Windows işletim sistemimiz üzerinde bazı isimleri klasörlerimize klasörismi olarak veremiyruz bunun sebebi ise dos komut isteminde yer alan bazıkomutlardır yada io.sys içerisinde yer alan bazı çıkış noktalarıdır.bunlarıörneklicek olursak aşağıdaki gibi sıralayabiliriz*
*NUL, AUX, CON, COM1-4, LPT1-3, ve PRN kelimeleri gibi…*
*her ne kadar normal şartlarda bu isimleri klasörlerimiz adlandırırkenkullanamasakda ters mühendislik bununda çaresini bulmuş ve aşağıdakiçözümleri sunmuş*
*Çözüm -1-*
*yeni klasör oluşturup dosya adına “con” yazıyoruz ve alt+0160 tuşkombinasyonunu kullanıp enter e basıyoruz ve klasörümüz oluşmustur.*
*Çözüm -2-*
*başlat–>çalıştır–>cmd yazıyoruz ve entere basıyoruz*
*ekrana ms-dos komut istemi açılacak.burda ki ekran da bilgisayarımızıkontrol etmek için dos komutlarını kullanmamız gerekecek.mkdir\\.\c:\con komutunu uyguluyoruz ve c sürücüsünün içine cn klasörününoluştugunu göreceksiniz.tabi bu sefer silemediğinizi farkedeceksiniz.silmekiçin de yi ms-dos komut isteminde rmdir \\.\c:\con komutunu yazıyorsunuz.*
*yani yukardaki yazımdan sonuç olarak con, NUL, AUX, CON, COM1-4, LPT1-3, vePRN gibi klasör isimleri ile uraşmayın.
*bu yazıyı bu konuda ki ilginçlik dikkatimi çektiği için yazdım.duyumlara vesöylentilere göre microsoft yetkililerinin de bu konu hakkında tam biaçıklama yapamadığı söyleniyor…*
GNU Projesi 1984 yılında tam anlamıyla UNIX benzeri özgür bir işletim sistemini, GNU sistemini, geliştirmek için başlatıldı.
GNU'nun kendi çekirdeği henüz bitmemiş olduğundan GNU, Linux çekirdeği ile kullanılmaktadır. Bugün milyonlar tarafından kullanılan, GNU ve Linux'un birlikteliği GNU/Linux işletim sistemidir.
Bazen bu birliktelik hatalı olarak Linux olarak anılmaktadır. GNU/Linux'un çok çeşitleri ya da “dağıtımları” vardır.
21 Nisan 2009 Salı
ISDN, SCSI ve SAS hakkında kısaca bilgiler?
Ses, görüntü ve veriyi normal telefon hatlarının üzerinden göndermek için programlanmış uluslararası bir iletişim standartıdır. 64 Kbps veri transfer hızını destekler.
SCSI(Small Computer System İnterface)
CD-ROM, klavye, mouse vb. donanımların PC'ye eklenmesi için kullanılan bir standarttır. SCSI paralel ve seri porttan sn. 80 mb'den fazla veri taransferine izin verebilir.
SAS(Serial Atached SCSI)
İki device (alet,aygıt) arasında veri alış-verişini sağlayan bir teknolojidir. Amacı;
Uzun vadede paralel SCSI yerini almaktadır.
ATM nedir?
KAOS hakkında kısa bilgi?
10 Mart 2009 Salı
SATA VE SATA 2
SEO NASIL NAPILIR?
İlk olarak yazımın anlatım dilini basite indirgeyeceğim, tüm terimleri bütün detayları ile açıklayacağım.Sıkça duyduğunuz bir kaç terim ve açıklamasından bahsedelim...
SEO: Arama Motoru Optimizasyonu sözlüğünün İngilizce karşılığı ve kısaltmasıdır.
PR: PageRank kelimesinin kısaltmasıdır.
PageRank: Google'ın sayfa sıralama sisteminde kullandığı bir teknolojidir. Bu mantığa göre '' Bir webmaster bir siteye link verdi ise o site muhakkak güzeldir.Güzel olmayan bir siteye niye insanlar link versin ki '' Bu mantığa göre Google'ın sitelere verdiği değere PageRank denir.
Page Rank Güncellemesi: Google her 3 ayda bir sitelerin PageRank değerini günceller,buna PageRank güncellemesi denir.
Backlink: Bir siteden aldığınız linke backlink denir.
****tag: Siteyi Google vb. arama motorlarına tanıtıcı koddur.Detayları makalelerimde okuyabilirsiniz.
Sandbox: Sıkça duyduğunuz bu kelime, PageRank arttırmak amacı ile girilen link değişimlerinin abartılması sonucu, Google'ın siteye verdiği cezadır.Aynı zamanda SPAM adı verilen farklı teknikler kullanan kimselere Google tarafından verilen geçici cezalardır.Bu ceza sonucu kimsenin Google'dan en çok hit aldığı kelimede büyük zarara uğraması muhtemeldir.Kişi bu kelime öbeğinde ilk sayfa çıkıyorsa bir anda 10. sayfaya düşebilir.
Google Ban: Yukarıda verilen örneklerde olduğu gibi,kural ihlali yapan webmasterın indexlerinin tamamen silinmesi olayıdır.Google da hiçbir sayfanız kalmaz.
DMOZ: Dünyanın en büyük dizinidir.PageRank değeri 8 olduğu için ve Google anormal derecede önemsediği için herkes oraya eklenmek ister.Ancak DMOZ sadece kaliteli siteleri listeler.Genel olarak terimlerden bahsettik.Şimdi nasıl SEO yaparız ondan bahsedelim...Ancak bir websitesi nasıl oluştururuz ondan bahsedelim.
Bir Websitesi 3 Adımda Nasıl Oluşturulur ?
1)SEO yapmamız için,ilk olarak optimizasyonu uygulayacağımız bir sitemiz olmalı.Bir web sitesi edinecekseniz,bir domain veya hostinge ihtiyacınız olacaktır.Domain: Google.Com gibi site adreslerine domain denilir.Hosting: Esasında her web sitesi dosyalardan oluşur ve bu dosyaları devamlı yayında tutacak bir bilgisayar gerekir.Devamlı dedik,çünkü bir websitesi 7/24 açık olmalı ki ziyaretçisine her zaman ulaşabilsin.Bunun için günün her saati açık olan güçlü bilgisayarlar vardır.Bunlara adı server verilir.Bu makinelerde yayın yapmak için,aldığınız paketlere hosting denir.
2)Bir web siteniz yok mu ? Veya hosting ve domaine para vermek istemiyor musunuz ?Hiç dert değil. Blogger.Com 'dan ücretsiz ve türkçe bir site açabilir dilediğiniz gibi düzenleyebilirsiniz.Yeterli kaynağınız var ise Hostbul.Net 'i araştırarak kendinize en uygun hosting paketini bulabilirsiniz.
3)Sitenizi oluşturmak ve SEO'ya adım atmak için hemen bir blog yaratın.Blogger kullanmayı bilmiyor musunuz ? Hiç dert değil. blogger-destek.blogspot.com adresinden nasıl blogspot kullanacağınızı öğrenebilirsiniz.İlk Adım ve SEOArtık sitemiz de hazır SEO yapmaya başlayabiliriz.SEO yapmak için neler gerekiyor onlardan bahsedelim.İlk olarak ne yapacağınızı kafanızda kurun.Site içeriğinizi kafanızda oluşturun.Ve bu içeriğe yönelik özgün yazılar yazmaya gayret edin.Kullanacağımız teknikleri belirleme vakti geldi Backlink İnşaası (Link Değişimi)Kendinize bir backlink kaynağı oluşturmalısınız.Bildiğiniz üzere PageRank mantığına göre,link verilen site güzeldir.Bu sebeple çeşitli Webmaster Forumlarına katkıda bulunun.R10.Net Forumlarında bulunan Link Değişim Forumu çok işinize yarayacaktır.Siteniz yeni ise her site ile değişime girin,ancak oturmuş bir site iseniz ve belli PageRank değerlerine sahip siteleriniz varsa,muhakkak seçici olun.İçerikdaş siteler ile veya PageRank'i yüksek siteler ile değişimi tercih edin.En önemli husus ise karşılıklı link değişimi yapmayın.Google bunu algılayamayacak kadar aptal değil.Sadece ağzınıza bir parmak bal çalar,1 hafta mutlu olursunuz,sonra tadacağınız acı biberin acısı uzun bir süre dilinizi yakacaktır.Çapraz değişim en sağlıklısıdır...Çapraz değişimde bir site diğerine link verir,diğer site de başka bir siteye link verir.Böylece ikisi de en kaliteli backlink olan karşılıksız backlinkten faydalanır
9 Mart 2009 Pazartesi
Blog yazım kuralları
Merhaba öğrencilerim, sayfamıza baktığımda bir takım bilgileri almış görünüyorsunuz. Bu aslında çok güzel. Dikkat ettimde ilgili yazıları yazarken "kopyala-yapıştır" tekniğini kullanmışsınız. Yazılarınız eğer kendi araştırmalarınızdan derlenen yazılar değilse, alıntı yaptığınız site/sayfa neyse tarih-saat belirterek alıntı yaptınığınıza dair bildiride bulunmanız gerekli.
Birde tabiki "kopyala-yapıştır" tekniği ile alıntı yapınca kaynak sitedeki html biçimlerini de olduğu gibi alıyorsunuz. Yukarıdan aşağı baktığınızda değişik yazı tipleri, stiller, renkler açıkcası pek de hoş gözükmüyor.
Ayrıca alıntı yapılan yerlerden izin aldınız mı? Bu da diğer madde.
8 Mart 2009 Pazar
XML (Extensible Markup Language - Genişletilebilir İşaretleme Dili)

XML (Extensible Markup Language - Genişletilebilir İşaretleme Dili) yapılandırılmış belge ve verilerin evrensel formatıdır

XML bilginin yapısını tanımlamak için kullanılan bir teknolojidir.
XML bilgiyi tanımlayan ve web'te bilgi alış verişi için kullanılan standard bir biçimdir.
XML markup dillerini tanımlayan bir metadilidir.
XML verinin yapılandırılması ve tanımlanması için kullanılan bir teknolojidir.
XML herhangi bir verinin biçimlenmesi,tanımlanması için kullanılan bir teknolojidir.
XML hem bir teknolojidir hem de bir dildir
XML dil olarak markup dil'leri yaratmaya yarar.
XML verileri tanımlamak için kullanılan bir teknolojidir.
XML verileri tanımlamak için bir standart oluşturmak için yaratılmıştır.
XML verileri standart bir şekilde tanımladığından web'te veya herhagi iki program arasında veri alış verişi kolaylaştırmaktadır.
TCP NeDiR? VE DAHASI...

Gelişmiş bilgisayar ağlarında paket anahtarlamalı bilgisayar iletişiminde kayıpsız veri gönderimi sağlayabilmek için TCP protokolü yazılmıştır. HTTP, HTTPS, POP3, SMTP ve FTP gibi internet'in kullanıcı açısından en popüler protokollerinin veri iletimi TCP vasıtasıyla yapılır.
TCP, gönderilen veriler için özel bir TCP kabul (Ethereal gibi araçlarda ve birçok kaynakta kısaca TCP ACK da denir) pakedi gönderir. Bu paket, gelmiş olan paketlerden hangi byte'a kadar olan kısmının doğru olarak alındığını gösterir. Gönderen taraf, kabul gelmediği sürece pakedi arka arkaya birkaç kez yollar (belli bir süre sonra da pek eder)
A bilgisayarı B bilgisayarına TCP yoluyla bağlanmak istediğinde şu yol izlenir:
A bilgisayarı B bilgisayarına TCP SYNchronize mesajı yollar
B bilgisayarı A bilgisayarının isteğini aldığına dair bir TCP SYN+ACKnowledgement mesajı yollar
A bilgisayarı B bilgisayarına TCP ACK mesajı yollar
B bilgisayarı bir ACK "TCP connection is ESTABLISHED" mesajı alır
Üç zamanlı el sıkışma adlı verilen bu yöntem sonucunda TCP bağlantısı açılmış olur.
Bağlantı oluşturulduktan sonra, B bilgisayarı A bilgisayarından paketler almaya başlar. B, her aldığı paketten sonra bir süre bekledikten sonra en son düzgün olarak aldığı paket grubunu A'ya bildirir. Gelen bildirimlere göre A, daha sonra hangi paketleri yollaması gerektiğine karar verir ve yollar. Arada kaybolan paketler (veya paket alındı bilgileri) tekrar tekrar yollanır
Veri iletişimi bitince bilgisayarlardan herhangi biri diğerine TCP kapatma mesajı yollar. Diğer bilgisayar, kapatmayı teyit etme pakedi ve kapatma isteği yollar. Son olarak, ilk bilgisayar da kapatma teyidini yollar ve bağlantı kapatılmış olur.
PDF nedir.?* Ne işi yarar.?*
1- PDF'e çevrilen dökümanların hazırlandığı işletim sistemi / kullanılan program, fontlar, image belgelerinin paylaşılan platform için bağlayıcı bir niteliği yoktur. Tüm datalar özelliklerini (sayfa ebadı, çizgi kalınlıkları, mizanpaj, renk modu/değerleri vs.) dönüştüğü PDF belgesi içerisinde muhafaza eder. PDF belgesini açıp print etmek için Acrobat Reader yazılımı bile yeterlidir. İleri düzey edit / print işlemleri için daha donanımlı sürüm olan AcrobatPro yazılımı tercih edilmelidir.
2- Paylaşılan PDF belgelerinin açılışı, print ve edit işlemleri şifre ile koruma altına alınabilir. Özellikle müşteriler ve/veya grup içerisinde ilgili kişiler arasında paylaşılan PDF belgelerine notlar eklenebildiği gibi, düzeltmeler (tashih) de belirtilebilir.
3- Adobe Creative Suit paketine dahil olan tüm programlardan sağlıklı bir şekilde PDF oluşturulabildiği gibi, Mac OS X işletim sistemi üzerinde Print komutunun yer aldığı tüm programlardan PDF belgesi oluşturulabilir. İleri düzey PDF belgesi oluşturmak için ilgili yazılımların PDF yeteneklerinin de ileri düzey olması gerekir. Örneğin Adobe Creative Suite paketi dahilindeki yazılımlar ve QuarkXPress 6.x-7.x yazılımları baskıya uygun PDF belgesi oluşturabilirken, FH MX yazılımı bu konuda pek başarılı değildir. PDF yeteneği kısıtlı olan yazılımlardan sağlıklı PDF üretmek için, Adobe Creative Suite paketi ile sisteme yüklenen AdobePDF yazıcısından yararlanılabilir.
4- PDF belgeleri, üretildiği orjinal dökümanın toplam MB değerinden çok daha az yer kaplar. Bu konudaki başarının sırrı, döküman içerisinde yer alan dataların PDF belgesinin kullanılacağı amaca uygun olarak sıkıştırılabilmesidir. Örneğin 100 MB'lik bir dökümandan baskı için oluşturulacak PDF belgesi, (atıyorum) 15 MB ise, aynı PDF belgesi internet ortamı için optimize edildiğinde 1MB veya daha az yer kaplayabilir.PDF'in bir diğer özelliği de, döküman içinde maskelenmiş image belgelerinin maske dışında kalan bölümlerini atarak, dökümanın hak ettiği MB değerine çekmesidir.
5- PDF belgeleri Photoshop ile "rasterize" edilerek açılabidiğinden, özellikle vektörel datalar içeren PDF'lerden yüksek çözünürlüklü image belgeleri üretilebilir. Image içeren PDF belgeleri Photoshop ile rasterize edilirken, orjinal dökümanda kullanılan image belgelerinin orjinal çözünürlüğünün üzerine çıkılmamalıdır.
6- Unicode (evrensel kod) font içeren PDF belgeleri Adobe Illustrator yazılımı ile açılarak yazılar edit edilebilir. Bu işlemi yaparken, PDF belgesindeki yazı karakteri veya dökümandaki özel karakterleri de ihtiva eden unicode bir font seçilmelidir. Belge daha sonra yeniden PDF olarak export edilebilir.Bunun dışında, örneğin Arapça word belgesi illa non-unicode (unicode desteksiz) bir programa (mesela FH MX) aktarılmak isteniyorsa, en basit yöntem olan PDF export'a başvurulabilir. Bu PDF belgesi daha sonra Illustrator ile açılıp convert edilmek sureti ile .ai kaydedilir ve FH ile cillop açılır.
7- İnternet üzerinde ücretli/ücretsiz dağıtılan 3. parti programlar ve/veya Acrobat Pro kullanılarak PDF belgelerinde yer alan sayfalara ekleme/çıkarma yapılabilir.
8- Excel programında üretilen Chart'lar (özellikle pasta -pie-) PDF export edilerek, kusursuz bir şekilde (minimum point) vektörel yazılımlara aktarılabilir. Bu yöntem, klasik copy-paste ile kıyaslanamayacak sonuçlar almanızı sağlar.
WWW (Word Wide Web) Nedir
MSCONFIG NEDİR? Msconfig Nasıl Ayarlanır?



Kısaca anlatmak gerekirse msconfig; Windows işletim sisteminde bilgisayar açılırken çalışacak olan programların ve işlemlerin ayarlandığı yönetim yeridir. Buradaki ayarlamalar ile istediğimiz programları pc açılırken başlatabilir istediklerimizi ise engelleyebiliriz.
Msconfig Nasıl Ayarlanır?
1.) Msconfig yapılandırmasına girmek için yapmamız gereken Başlat menüsü altındaki Çalıştır komut kısmına "msconfig" komutunu girerek tamam tuşuna basmamız gerekmektedir. Bu işleme ait resimli anlatım aşağıdadır.
Mesela bir virüs programının update kısmını bilgisayar açılırken açılmamasını istiyorsak. Programın update hizmetini veren açılış komutunu Hizmetler bölümü altından bulup seçeneği pasif hale getirmeliyiz. Aşağıdaki resimde örnek bir pasif hale getirilmiş virüs programı ve microsoft hizmetlerinin gizlenmiş hali bulunmaktadır.
6: Bu kısımdaki programların 5 numaradan farkı ise hizmet programları değil, sonradan yüklediğimiz asıl programların birçoğudur. Örnek verecek olursak msn messenger programını veya bilgisayar açılırken otomatik olarak açılan ve simge durumuna geçen - quicktime, winzip, bluetooth programları ve daha bir çok programı bu kısımdaki seçimleri kaldırarak (tickleri kaldırmak) bilgisayar açılırken otomatik olarak açılmaz hale getirebiliriz. En çok sorunlarda bir tanesi olan Bilgisayar açılırken çalışan programlar tamamen bu bölümden ayarlanmaktadır. İstediğini programın seçeneğini kaldırın ve işlemi bitirin.
3.) Tüm ayarlamaları yaptıktan sonra uygula seçeneğine tıklayıp ardından Kapat butonuna basmalıyız. Kapat butonuna bastıktan sonra "Bilgisayarı yeniden başlatma" ile ilgili bir uyarı ile karşılaşacağız. Eğer herhangi bir işiniz yok ise yapılandırma ayarlarının etkin hale gelmesi için bilgisayarınızı yeniden başlatın. Eğer bir işiniz var ise daha sonra yeniden başlatın (Başlatmadan Çık).
Bilgisayar yeniden başlayıp açıldıktan sonra bir uyarı ile daha karşılaşacaksınız. Bu uyarıdaki seçeneği işaretleyip Tamam tuşuna bastıktan sonra tüm yapılandırmanız ayarlanmış olacaktır. Bu yapılandırma ayarlarını bios boot ayarlarından farklı, sadece işletim sisteminde çalışan programlar üzerine etki ettiğini unutmayın.
hub nedir? nasıl çalışır?
Bir diğer ağ bileşeni ise hub. Ağa bağlı her bilgisayardan hub'a bir kablo gidiyor. Hub bir uçtan gelen bilgiyi, gitmesi gereken uca yollamıyor, ancak tüm uçlara birden yolluyor(bu önemli bir bilgi, ilerde çok karşımıza çıkacak). Bu durumda her bilgisayar hub'dan gelen verinin kendine ait olup olmadığını tespit etmek zorunda.Üstde bir hub görüyorsunuz. İki sarı ve bir gri kablo bilgisayarlardan geliyor. Renklerin hiçbir önemi yok. Kablolar değişik renklerde olabilir. En sağdaki siyah kablo dikkatinizi çektiyse, çekmediyse de ben çektim işte şimdi, bu kablo da hub'ın çalışmasını sağlayan elektik bağlantısı, yani adaptörden geliyor. Değişik ağ sistemleri (ethernet, token-ring) bu soruya değişik cevap vermiştir. Örneğin Token-Ring ağlarında aradaki fiziksel bağlantı star olsa da, yani tüm makinalardan çıkan birer kablo ortadaki bir hub'a girse de, sistem çalışırken ağ üzerinde Token/Jeton adı verilen bir sinyal dolaşır. Bu sinyal sırayla tüm terminalleri dolaşır. Hub'lar aktif cihazlardır, yani çalışmak için elektriğe ihtiyaç duyarlar.Bir hub aygıtı LAN'ın mimarisini değiştirmez. Kullanıcıların LAN'a katılmasını sağlar. Hub aygıtı genellikle LAN istasyonlarının bağlandığı bir kutudur. Hub'ların bir kısmı sadece bağlantıyı sağlarken, bir kısmı gelişmiş sorun giderme yeteneklerine sahiptir. Bazıları da sinyalleri güçlendirerek network'ün hızını artırırlar. (local area network) olarak adlandırılır. Bu iş için her bilgisayarda iletişimi sağlayan ethernet kartları ve gerekli kablolar mutlaka olmalıdır. LAN büyüdükçe bu sisteme HUB , Server gibi LAN`ın hızını ve yeteneğini arttıracak üniteler eklenir.Günümüzde daha yaygın olan sistem ise tüm bilgisayarların CAT5 tipi kablolarla bir HUB`a bağlanması. Bu sistemde isterseniz her workstation aynı HUB`a bağlanarak birbirleriyle iletişim kurmaları sağlanabildiği gibi HUB`a bir server bağlanarak server üzerinden bilgi paylaşımı sağlanabilir.Eğer ikiden fazla bilgisayarınız varsa bir HUB`a ihtiyacınız varHUB`lar 5`lik , 8`lik , 16`lık vs. gibi kullanıcı sayılarına göre sınıflandırılır. Eğer ileride sisteme birkaç bilgisayar daha ekleyecekseniz HUB`ınızı bayiden buna göre almak mantıklı bir hareket olacaktır. Ancak HUB`ınız da yer kalmadıysa ve bağlamak istediğiniz yeni bir bilgisayar varsa bir HUB daha alıp iki HUB`ı yine CAT5 kablo yardımıyla birbirine bağlayarak kullanıcı sayınızı arttırabilirsiniz. Bilgisayarınızı HUB`a bağlamak oldukça kolay. Her bilgisayarın ethernet kartını tek tek CAT5 kablolar yardımıyla HUB`a girmeniz yeterli. Bilgisayarları hangi sıra ile girdiğinizin önemi yok. Ayrıca HUB`ı adaptörü yardımıyla fişe takmak dışında bir işlem yapmak zorunda değilsiniz
Switch nedir ?
Switch nedir ?
Switch bir hub gibidir fakat bağlandığı bilgisayarın IP adresini kayıt eder. Bir mesaj aldığında bunu yalnızca gönderilmesi gereken bilgisayara yollar. Switchler gereksiz yayın trafiğini engeller ve uygun fiyatlı yüksek performanslı bir network kurmanızı sağlar. Switchler aynı networkdeki bilgisayarları bağlamaya yararlar ve İnternet erişimi sağlamazlar. ICS aracılığıyla İnternet bağlantınızı paylaşabilirsiniz, ancak performansla ilgili sorunlar başgösterebilir. U.S. Robotics 10/100 Ethernet Switchinde her portun oto çapraz kablo dedektörü vardır ve böylece networkünüzü kolayca çalıştırmak için tek bir çeşit kabloya ihtiyacınız var. Switchinizi genişbant modeminize bağlayabilirsiniz fakat bunun için servis sağlayıcınızdan çoklu IP adresleri almanız gerekir.Bu genellikle daha pahalı olur. Daha fazla performans ve işlevsellik için routera ihtiyacınız olacaktır.
HARDWARE RAID NEDİR? NASIL YAPILIR?
2-Silicon Image -Asus EZ-BACKUP
3-Jmicron sata raid denetleyicisi
4-MediaShield Depolama Teknolojisi (Nvidia chipsetli Anakartlar) RAID KONFİGÜRASYON SEÇENEKLERİ
RAİD 1 NEDİR?
7 Mart 2009 Cumartesi
FAT VE NTFS nedir?
NTFS ve FAT SistemleriNTFS ve FAT dosya sistemleri hakkında açıklamalar. Dosya sistemleri bilgisayarların saklama ortamlarını kullanmamızı sağlar.windows ile kullanılan temelde 2 ayrı dosya sistemi mevcut.FAT dosya sisteminden başlayalım..FAT(file allocation table) dediğim gibi bir dosyalama sistemidir.windowsun eski sürümlerinden itibaren FAT16 kullanılmaktaydı fakat win98 le beraber FAT32 dediğimiz dosya sisteminini geliştirdiler.fat32 sadece fat16 nın biraz gelişmiş hali.aynı temel üzerine kurulmuşlar.FAT32 de cluster alanları küçültülmüş ve daha bütük bir partition büyüklüğü sağlanmıştır.cluster demişken tanım yapayım cluster sabit disk üzerinde parçalara ayrılmış küçük alanların herbiridir.bir dosyayı yada programı disk üzerine kaydetmek demek,verilerin bu cluster dediğimiz küçük alanlara yazılmasıyla gerçekleşir.daha küçük cluster alanı HDD alanının daha ekonomik kullanılması demektir.hernekadar günümüzde bu forumda FAT16 kullanan arkadaşımız olmasada fat32 nin 16 ya göre bazı avantajlarını yazalım.-2tb büyüklüğe kadar sabit disk alanı destekler.-sistemin kötü kapatıldığını otomatik belirler ve açılışta scandisk otomatik devreye girer-veri koruma yöntemleri daha gelişmiştir-daha küçük cluster alanı ile(4 kb) harddiskinizi daha verimli kullanmanızı sağlar.FAT16 istenildiği zaman fat32 ye çevrilebilir.yani convert edilebilir.bunu pattition magic gibi 3. parti programlarla yapabileceğiniz gibi windowsunda convert aracı mevcuttur.NTFS windows NT ile geliştirilmiş bir dosya sistemidir.(NT file sistem) disk kullanımı ve güvenlik yönünden kesinlik FAT ten çok gelişmiş özellikleri vardır.
UZANTI ve AÇIKLAMALARI nelerdir?
- Exe ------- -Uygulama Dosyaları
- Bat --------- Toplu iş Dosyaları
- Txt --------- Metin Dosyaları
- Bmp ------- Resim Dosyaları
- Jpg------- -- Resim Dosyaları
- Doc------ ---Microsoft Word Dosyaları
- Xls --------- Microsoft Excel Dosyaları
- Ppt- -------- Microsoft Powerpoint Dosyaları
- Zip --------- Sıkıştırılmış Dosyalar
CMOS NEDIR?????

IRQ NEDİR?

IRQ (KESME) (Inrerrupt Request) : Bir süre PC kullanan herkes şu ünlü”IRQ çakışması” tabirini duyar. Peki nedir bu IRQ?
Türkçesi “kesme”; yani işlemci bir işle meşgulken,bilgisayarın bir yerinden başka bir donanımdanişlemciye şöyle bir emir geliyor: “Benimle de ilgilen!”
Ve bu işlemcinin işini böler. Tabii işlemci aynıanda çok sayıda işi birden yapabilir: Klavye ve farekullanırken bir yandan ekrana gönderilen verileri işler,sabit diskten okuma yapar, modemin indirdiği dosyalarabakar vs. Ama işlemciye işini görmesi için ihtiyaç duyan bir aygıtın ona sinyal gönderebilmesi için özel birhatta ihtiyacı vardır. İşte buna IRQ hattı adı verilir.PC’mizde 0′dan 15′e kadar numaralanan 16 IRQ hattıvardır. Bunlar şu aygıtlar için kullanılabilir (”default”,yani pik aygıtın yanı sıra bu IRQ’yu kullanabilecekdiğer aygıtlar parantez içinde verilmiştir)
IRQ 0: Sistem saati.
Normalde bir IRQ’yu bir aygıtın kullanması gerekir;aksi halde işlemci şaşırır, yanlış aygıta yanlış zamandacevap verebilir. işte buna IRQ çakışması denir.Bazen Windows Aygıt Yöneticisi bölümünden donanımaygıtlarının kaynak değerlerini değiştirerek, bazenkartın yerini değiştirerek bu sorun çözülebilir(tüm genişleme yuvaları doluysa bazen deçözülemeyebilir).Aslında PCI Steering adı verilenbir yolla bir IRQ’nun iki PCI aygıt tarafındankullanılması mümkündür. Ama bunun için aygıtın vesürücülerinin bu işlemi desteklemesi gerekir.
DMA nedir?
DMA (Direct Memory Access: Direkt Bellek Erişimi) belleğe veri aktarımını ve bellekten veri okumayı; Merkezi İşlem Birimi’ni veri transferi işleminde devre dışı bırakarak, sistemin çalışmasını hızlandıran ve işlemci yükünü azaltan bir yöntemdir.
Normal şartlardan bellekten(/belleğe) veri okumak(/yazmak) istediğimizde, veri ilk önce bellekten(/kaynaktan) okunur ve işlemciye taşınır. İşlemci üzerinden tekrar taşımak istediğimiz adrese; yani aygıta (RAM, HD vb) gönderilir. Buradaki sakınca şudur: Taşımak istediğimiz veride hiçbir değişik yapmasak bile işlemci bu transferlerde etkin rol oynar ve taşınan veri her seferinde işlemciye uğrar. Sistem kaynaklarını bu şekilde kullanmak; fazladan işlem gücü, zaman kaybı ve sistem yavaşlığı olarak sistem performansına yansır. Ayrıca bu taşıma sırasında işlemci yapabileceği diğer işlemleri de yapamaz. Eğer taşıdığımız veriler çok büyükse -örnek olarak veri görüntü kayıt kartından veya ağ kartından geliyorsa- bu işlemler sistemimizin performansını büyük ölçüde yavaşlatır.
DMA ile kullanacağımız aygıt video kayıt kartı (frame grabber). Kameradan gelen görüntüleri algılayıp, gerekli işlemleri (filtreleme, analog-dijital çevrim-parlaklık vs) yaptıktan sonra oluşan görüntüyü -640*480 çözünürlük, 256 renk ve saniyede 25 frame ile bir saniyelik veri büyüklüğü 7.3MiB veri transferine eşittir- sistem belleğine atmak için DMA denetleyicinden veri yollarının kontorlünü alır. Bu aşamadan sonra işlemci veri transferlerine karışmaz ve transfer dışında kalan işlemleri yapmaya devam edebilir. Video kayıt kartımız (PCI olduğunu varsayarsak sn 133 MiB veri transferi şansı vardır. Bu da 7.3 MiB’lık veri için 50 ms sürer) görüntüyü belleğe attıktan sonra işlemciyi -genellikle kendine ayrılmış interrupt ile- veri transfer işleminin bittiğine dair uyarır ve veri yolunun kontrolünü bırakır. Bu yöntemle çok büyük veriler işlemcinin yaptığı işe ara vermesine gerek bıraktırmadan taşınabilir. Teorik olarak bu veri transferinin işlemciye yükü %0′dır.
over clock NeDiR?
İşlemcilerin hızları şu ölçütlere göre belirlenir:
FSB (Front Side Bus)xÇarpan (Ratio)= Saat hızı (Clock Speed)
3.2 GHz olarak fabrikadan çıkan bir Intel Pentium 4 işlemci 200 MHz FSB (ön veriyolu) hızında ve 16 çarpan ile çıkar. Buradan 200x16 = 3200 sonucu çıkar. 3200 MHz=3.2 GHz. Anakartın izin verdiği sınırlar içinde FSB oranı arttırılabilir.
Ayrıca FSBx2 = Ram Hızı formulü de vardır. DDR400 bir RAM, 250x2 = 500MHz yapar ki çok pahalı bellekler (RAM) dışında hiçbir bellek bu hızı kaldıramaz. O yüzden anakart üreticileri FSB:DRAM oranı koymuşlardır. Bu oran 5:4 olduğunda FSBx4 / 5 formülü kullanılır. Örneğin 250FSB de 250x4 / 5 = 200MHz yapar. Bu durumda RAM'e hiç hızaşırtma yapmadan işlemci gücü artabilir. AMD işlemcilerde de benzer şekilde hızaşırtma (overclock) yapılır.
Ekran kartlarına da hızaşırtma (overclock) uygulanabilir. Bunun için ATi kartlarda ATiTool, nVidia ekran kartlarında RivaTuner programı kullanılabilir.
Ayrıca işlemcinize stok fan ile hızaşırtma yapacaksanız fazla yüklenmemeniz tavsiye edilir. Aksi takdirde işlemciniz kül olabilir. Bu yüzden yavaş yavaş, basamak basamak FSB'yi yükselterek hızaşırtma (overclock, o/c) yapmanız sizin için daha uygun olacaktır.
Örnekler: Core 2 Duo 1.86Ghz'dan 3.2Ghz'a varsayılan (default) voltaj ve stok fanla hız aşırtılmaktadır. AMD x2 3600 2.0Ghz'dan 2800Mhz'a çok rahat gelmektedir.
SÜRÜCÜ nedir? KLASÖR nedir? DOSYA nedir?
Dosya ve klasörlerin saklandığı ortamdır.PC deki sürücüler alfabedeki ingilizce harflerle temsil edilmiştir.Disket sürücüleri 'A' ve 'B' harfi ile gösterilir. Harddiskler ise 'C' ve sonrasından gelen harflerle temsil edilir.Diğer sürücüler ise harddiskten sonraki harflerle temsil edilir.
KLASÖR:
Klasörler sayesinde PC deki dosyalar gruplanır ve düzenlenir.
DOSYA:
PC deki tüm veriler dosyalar sayesinde tutulur. Dosyaların bir adı birdre uzantısı vardır.Dosya adı toplam 255 karakter uzunluğunda olabilir.Uzantı ise genellikle 3 karkter uzunluğundadır.PC deki tüm dosyalar ''10h.(dosya adı) uzantı '' şeklinde saklanır.
BIOS nEdİr?
Bu yazılımın temel görevi, bilgisayarı diğer donanım ve yazılımların çalışmasına hazır hale getirmektir. Bu işleme de booting denir.
Ayrıca bios kullanıcının anakart ile ilgili sıkıntılarını ya da isteklerini giderebileceği merkez olarak tanımlanabilir. Örneğin bilgisayarınızı istediğiniz bir zamanda açtırmak, cpu sıcaklığını kontrol etmek, anakart üzerinde bulunan onboard olarak isimlendirilen birimlerin kapatılması ya da aktifleştirilmesi vb. işlemlerin yapılması için kullanıcıılara esneklik kazandıran bir yönetim birimidir ve her zaman yeni teknolojiler karşısında güncellenebilir. Tabi gerekli donanımın olması ya da anakartın bu işlemleri desteklemesi suretiyle. Örnek vermek gerekirse anakartınız maximum 1 GB ram'i desteklemekte ama siz daha fazla bellek eklemek istiyorsunuz bunun tek çözümü anakartınızın sitesinden indireceğiniz küçük dosyaları disketlere aktarmak ve cihazınızı floppy'den boot edip yüklemeyi gerçekleştirmek yükleme sırasında notlarına göz atarsanız yükleme sonucunda neler kazanabileceğinizi öğrenebilirsiniz. Ancak unutmayın bu işlem son derece ciddi bir işlemdir işlemin herhangi bir nedenden dolayı yarıda kesilmesi (elektrik kesilmesi, disket okumaması vb.) durumunda güncelleştirme yarıda kesilecek ve varolan sistem zarar görecektir ve anakartınız bir daha açılmayacaktır bu yüzden mutlaka UPS(kesintisiz güç kaynağı) kullanın....
IP AdReSi ÖĞRENME
WindowsXP 'de başlat/çalıştır a tıklandıktan sonra komut satırına cmd /k ipconfig/all > C:\IP.txt yazılırsa IP'ye ait bazı bilgiler c:\ dizininde IP.txt isimli dosyaya kaydedilerek görülebilir. Ancak bu komut sonucu dönen değerler internette dolaşırken kullanılan IP numarası değildir. Burada yeralan bilgiler, Windows IP yapılandırması ve ethernet bağdaştırıcı yerel ağ bağlantısı (DNS'ye ait bazı bilgiler) ile ilgili bilgilerdir.
İnternette dolaşırken kullanılan IP adresini görmek için IP adresini gösteren sitelerden yararlanılabilir. IP adresi Internet Explorer'da yazılırsa, bilgisayarın 80 portundan bağlanılmış olunur (aksi belirmediği sürece browserlar 80 portuna erişir. Örn: www.x.com:6688 port 6688'e erişir).
Eğer bilgisayarda bir web sunucu yazılımı mevcutsa yayındaki index sayfasını görüntülenir. Ancak çoğu zaman eğer port yönlendirme yapılmamışsa ADSL modemler DHCP sunucusu olarak görev yaptıklarından onların paneline giriş yapılan şifreli alan çıkacaktır. Bilgisayara doğrudan erişebilmek için tarayıcıya "localhost" yazılması yeterlidir (bu genelde 127.0.0.1 manasına gelir). Eğer bilgisayarda ApacheTriad v.s.. sunucu programı yüklü değilse, "Sayfa görüntülenemiyor" sayfası gelecektir.
Dinamik ve Statik adresler
Telefon ile (ADSL veya çevirmeli bağdaştırıcı) internete bağlanan kullanıcının IP adresi çoğu zaman dinamiktir, yani servis sağlayıcıda o an boş bulunan bir IP adresi atanır. Bu yüzden her bağlantıda IP adresinin belli kısımları değişebilir.
Statik IP adresleri olan bilgisayarların adresleri değişmez. Sunucu görevi gören bilgisayarlar için tercih edilir.
IP AdreSLERİ SINIFLANDIRMA
Kullanım alanlarına göre IP Adresleri sınıflandırılır.
Örneğin;
A Sınıfı IP Adresleri 1..aaa.bbb.ccc / 127.aaa.bbb.ccc
B Sınıfı IP Adresleri 128.aaa.bbb.ccc / 191.aaa.bbb.ccc
C Sınıfı IP Adresleri 192.aaa.bbb.ccc - 255.aaa.bbb.ccc aralığındadır. SubnetMask Olarak 255.255.255.0
IP AdReSi neDİR?
İnternet'e bağlanan her bilgisayara bir IP adresi atanır, diğer bilgisayarlar bu bilgisayara bu adres ile ulaşırlar. Yani iki farklı cihaz aynı yerel ağda olmasa dahi, IP adresi birbirleri ile iletişim imkânı sağlar.
IP adresleri şu anda yaygın kullanımda olan IPv4 için 32 bit boyunda olup, noktalarla ayrılmış 4 adet 8 bitlik sayıyla gösterilirler. Örneğin: 192.167.10.5
Bir internet sayfası sunucusuna, ağ tarayıcısı IP adresi yazarak da bağlanılabilir; ancak bu rakamları yazmak pratik olmadığından IP adresine karşılık gelen bir alan adı sistemi kullanılmaktadır. İnternet Servis Sağlayıcılarında bulunan Alan Adı Sunucularından (DNS -Domain Name System) oluşan bir ağ, hangi alan adının hangi IP adresine karşılık geldiği bilgisini eşler ve kullanıcıları doğru adreslere yönlendirir. İnternet'te trafik Başlıca IP adreslerince sağlanmaktadır.
Fiber Optik nedir.?*

Işık, iç yansımalar aracılığıyla Optik fiberin merkezinde tutulmaktadır. Bu sayade fiber bir dalga kılavuzu gibi hareket etmektedir. Çoklu yayınma hatlarını ya da çapraz modları destekleyen fiberlere çok modlu fiberler (İngilize, multimode fibers- MMF) denilir. Sadece tek bir modu destekleyen fiberlere ise tek modlu fiberler (İngilizce, singlemode fibers' - SMF) denilmektedir. Çok modlu fiberler genellikle geniş çaplı bir merkeze sahiptir ve daha çok gücün iletilmesinin gerekli olduğu kısa mesafeli iletişim hatlarında kullanılırlar. Tek modlu fiberler ise 200 metrenin üzerindeki iletişim hatlarında kullanılmaktadırlar.
Fiberoptik kabloları birbirine eklemek elektrik tellerini ya da kablolarını eklemekten çok daha karmaşık bir işlemdir. Fiberlerin birleştirilecek uçları dikkatlice yarılmalı ve mekanik olarak ya da elektrik arkı ile eritilerek birleştirilmelidir. Ayrıca daha sonra ayrılabilcek şekilde tasarlanmış özel konnektörlerde mevcuttur.
router nedir.?*
bellek cakışması
Kalabalık ek donanıma sahip bir sistemde bazı donanımların “çalışma adresleri”kullandığınız işletim sistemi tarafından aynı atanınca çakışma dediğimiz olay ortaya çıkar. Donanımlar kendi aralarında “burası benim şurası senin” gibi kavga ederler ara sıra. Çoğu zaman aynı “çalışma adresine” sahip donanımlar kendi aralarında bu yeri paylaşarak sorun çıkartmazken bazılar ise inatçılık eder ve “yok arkadaş burası illa benim; sen git başka yere yerleş” şeklinde uyumsuzluk çıkarabilir. Bu sayede iki donanımda birbirine küser ve ikisi de çalışmaz. Ama BIOS’a girip aygıtların kullanması gerektiği çalışma adreslerini (IRQ DMA vs.) kendiniz belirlediğinizde her şey kuzu kuzu çalışmasına devam eder. Genelde bellek çakışmaları olduğu zaman “bu program cevap vermiyor –this programis not responding-“ mesajı alırız. “Şimdi sonlandır –end now-“ düğmesi ile cevap vermeyen yani çalışma adresini bulamadığı için cevap veremeyen uygulamaya son verilir.
Harddisk Yönetimi Ve Bölünmesi
RAID: Sabit Disklere Hız ve Güvenlik
Biraz geriye dönüp baktığımızda, 7200 devir dönen IDE disklerin çıkmasında bu yana, bu disklerde pek fazla gelişme olduğunu gördük desek yalan söylemiş oluruz; disklerdeki erişim süresindeki iyileştirmeler ve tampon bellek miktarının arttırılması performansın belli bir miktar arttırılmasını sağladı ama 5400 devirli disklerden 7200 devirli disklere geçerken hissettiğimiz performans artışı olmadı tabii ki. Piyasadaki en hızlı IDE diske sahibiz ama video ve resim işleme gibi uygulamalarım ve bilgisayarımda yaptığım işlemler diskimin canına okuyor diyorsunuz. Eh kardeşim, sen de git o zaman SCSI disk al diyeceksiniz. SCSI disk alınca, SCSI kontrol kartı da almalısınız. Bu ikisi bize pahalıya patlayacak diye düşünüp hemen işten vazgeçebilme gibi olanağımız var.
Diğer taraftan ise, Harddisk fiyatları ucuzlamışken şöyle 20 GBlık bir disk aldık ve diskimiz yeni olduğu için tüm sistemimizi ve datalarımızı bu diske transfer ettik. İçindeki bilgiler hayati önem taşıyor. Hani, diskiniz yanlışlıkla güm diye gitse, yapacağınız bir şey yok. Gitti güzelim bilgiler olacak. Kafanızı duvardan duvara vuracaksınız. Yedeklemek ne güne duruyor derseniz, 20 GBlık veriyi, kafanız estiğinde yedeklemek her babayiğidin harcı değil. Gerçi yeni yeni sistemler geliştiriliyor bu yedekleme işlemi için ama, ben işimi sağlama alayım ve işimi yaparken kayıt ettiğim veriler eş zamanlı olarak yedeklensin diyorum.
Toparlayacak olursak, hız ve(ya) güvenlik istiyorum gibi bir sonuç çıkartabilmemiz mümkün. Ama bu istediklerimizi nasıl yapacağız?
Son zamanlarda, piyasada satılan IDE RAID Kontrol kartlarıyla veya IDE RAID kontrol ünitesini üzerinde barındıran anakartlar ile bunu yapmak mümkün. İşte bu RAID terimini son zamanlarda ünlü olmasının sebebi bu. RAID terimini duyuyoruz ama nedir bu RAID? Ne işe yarar? Çalışma mantığı nasıldır? Haydin bunların cevaplarını arayalım.
RAID Nedir? RAID Arkasında Yatan Temeller Nelerdir?Tek harddisk ile yapabildikleriniz sınırlıdır. Performans arttırayım deseniz, overclock edemiyorsunuz; verileri otomatik yedekleyeyim deseniz, kendiniz yedeklemek zorundasınız. Eğer disk kapasitenizi arttırdığınızda disk performansınızı arttırmak istiyorsanız, verilerinizin eş zamanlı yedeklenmesini istiyorsanız sizin bir RAID dizesi oluşturmanız gerekiyor demektir. RAID, Redundant Array of Inexpensive Disks kelimelerinin baş harflerinden oluşuyor. RAID dizesinde, iki veya daha fazla diski tek üniteye bağlayarak, disklerin tek başlarına yapamadığı şeyleri yapmanız olanak sağlar. Uyguladığınız RAID konfigürasyonunu çeşidine göre, RAID dizesi ile daha fazla performans, daha fazla veri güvenliği veya her ikisini de elde edebileceksiniz.RAIDin esas amacı, bir dize içerisinde bulunan ana harddiskin çeşitli yöntemlerle yedeği alınarak, diğer harddisklerin bozuk olduğu zaman, sistemin çalışmama süresini en aza indirgemektir. Burada söylediklerimiz, birazdan anlatacağımız kavramlar için temel oluşturuyor.RAID için farklı konfigürasyon seçenekleri bulunuyor. Bu konfigürasyonları RAID X ( X yerine rakam geliyor ) şeklinde ifade ediyoruz. Tahmin edeceğiniz üzere, birden fazla konfigürasyon söz konusu. IDE RAID sistemler ile kullanabileceğiniz RAID 0, RAID 1 ve RAID 0+1 konfigürasyonlarını şöyle bir açıklayalım.
RAID 0 (Striping)
RAID 0 konfigürasyonunda, RAID kontrolcüsüne en az iki disk bağlayarak bir dizi oluşturuyorsunuz. Disk dizisi kullanırken, aynı türden bağlanmış diskler üzerine veriler yazılırken ardışık bloklara bölünerek diskler üzerine dağıtılarak yazdırılıyor. Bu ciddi bir performans artışı sağlıyor desek yeridir. Bunu daha anlaşılabilir bir şekilde anlatalım. Elimizde yazılması gereken 8 kelimelik bir cümle var. Dört elimizin olduğunu varsayalım. Bir elin bir kelimeyi yazması bir dakika aldığını varsayarsak; kelime sayısını el sayısına göre paylaştırıp yazdırırsak, tek elin 8 dakikada yaptığı işi, dört elimizle 2 dakikada yapmış olacağız. Sanırım mantığını anladınız.
Sonuç olarak, sistemin veri yazma/okuma performansı ciddi bir şekilde artıyor. Çünkü yazdıracağınız veri kaç tane disk bağlıysa o kadar diske paylaştırılarak yazdırılıyor.
Dikkatinizi çektiyse, RAID 0 konfigürasyonu gerçek bir RAID uygulaması değil. Çünkü hata töleransı denen bir şey yok. Gerçekten burası önemli. RAID 0 konfigürasyonundaki hard disklerden bir tanesi göçtüğünde, RAID 0 konfigürasyonu içindeki tüm disklerdeki sahip olduğunuz tüm bilgiler de güme gidiyor! Örneğin RAID 0 uygulamasında sahip olduğunuz 3 adet 10 Gblık hard diskinizden birisi su koyu verirse, buzdolabında kötü günler için muhafaza ettiğiniz buz gibi suyunuzu içmek farz oluyor. Anlayacağınız 30 GBlık verinin hepsi gelmemek üzere gidiyor. Burası önemli bir noktaydı.
Tabii bu dediklerimiz, performans manyaklarını etkileyecek değil hani. Sonuçta ben akıllı adamım, yedeklememi her zaman yaparım diyenler için bir sorun yok elbette.
RAID 0 konfigürasyonunu şöyle genel olarak özetleyecek olursak: RAID 0 konfigürasyonu için min. 2 diske ihtiyaç duyuyoruz. Örneğini ki tane 10 GB'lık harddisk bağladığımda, bu iki disk tek disk imiş gibi olacaklar ve ikisinin toplam kapasitesi yani 20 GB'lık kapasite elde etmiş olacağım. RAID 0 konfigürasyonun gerçek RAID olmadığını çünkü hata toleransının olmadığını belirttik. Bundan dolayı, bilgilerin önemli olduğu ortamda kullanılmayan bir konfigürasyondur.
RAID 1 (Mirroring)
Evet diğer RAID sistemimiz ise RAID 1, diğer adıyla disk aynalama. Aynalama teriminden tahmin edeceğiniz üzere şu anlam ortaya çıkıyor : 2 veya daha fazla diskiniz var ve bu disklerin birisindeki bilgiler, diğerine eş zamanlı olarak kayıt ediliyor. %100 veri güvenliği amaç edinilmiş. Aniden disk göçtü diyelim. Hiç telaş yok. Bilgilerin aynalandığı diskten dosyaları tekrar yeni ana diskinize kopyalayarak olayı çözümleyebiliyorsunuz.
Gördüğünüz üzere, RAID 1 sisteminin diskten veri okuma performansına bir katkısı yok. Sadece, ECC (Hata Bulma & Düzeltme ) işleminden dolayı yazma işlemi, yalnız başına kullanılan tek diskli konfigürasyona göre bir yavaşlık gösterebilir.
Anlayacağınız üzere, performansın pek önemli olmadığı, verilerin önem arz ettiği konumlarda RAID 1 sistemi çok işe yarıyor. Zaten bu sisteminde tek amacı veri güvenliği.
RAID 0 + 1 ( Striping + Mirroring )
Yukarıda anlattığımız her iki yöntem, bu sistem çatısı altında toplanmış. Hem veri güvenliği en planda tutulurken, performans artışı da ihmal edilmemiş. Bu RAID konfigürasyonunu oluşturabilmeniz için en az 4 diske ihtiyacınız var. İki disk bir dize oluştururken, diğer iki disk bunların aynası oluyor yani eş zamanlı olarak yedeğini alıyor.
RAID 0 + 1 konfigürasyonunu kullandığınız sistemin veri güvenliğinin yanı sıra, yazma ve okuma hızları iyileştiriliyor. Fakat fiyat açısından bakıldığında, min. 4 diske ihtiyaç duyması pek de ucuza bu işi halledeceğimiz anlamına gelmiyor. En az 4 disk dediğime bakmayın IDE RAID kontrolcüler ile bu iş sadece 4 disk ile yapılabiliyor.
Piyasada bulunan IDE RAID kontrolcülerinin hepsinde desteklenen ortak RAID konfigürasyonları bunlar . Fakat Adaptecin çıkardığı ve diğer IDE RAID kartlar ile desteklenmeyen RAID 5 konfigürasyonunu da destekliyor. Dolayısı ile RAID 5 olayına hafiften girelim.
RAID 5
RAID 5, Hard Disklerin RAID 0 sistemindeki gibi Stripe edilmesinin performans katkısının yanı sıra, parite hesaplanmasındaki güvenlik özellikleri beraberinde getiriyor. En az 3 diske ihtiyaç duyuluyor. Dizi içerisindeki tüm disklere hem veri hem de parite bilgileri dağıtılarak yazılıyor.
Resimle birlikte olaya baktığınızda daha iyi kavrayabileceksiniz. Min. 3 disk gerektiğini söylemiştik. 3 Disk kullandığımı varsayıyorum. Veri yazdırırken, ilk 2 diske veriler yazılıyor, üçüncü diske parite bilgileri kayıt ediliyor. İkinci veri kayıt edişimde ise, başka bir diske parite bilgilerini kayıt ediyor. Diğerinde ise başka bir diske… İşte bu dizideki harddisklerden birisi "gıcıklık" yaparsa, en son parite bilgilerinin kayıt edildiği diskten parite bilgileri okunarak, kayıp veriler tekrar inşaa ediliyor. Bir tür veri güvenlik sisteminin olduğunu anlamışsınızdır. Dolayısı ile, RAID 5 sisteminin, veri güvenliğinin çok önemli olduğu konumlarda ve hata düzeltmenin olabildiğince iyi olması gereken yerlerde çok sık kullanıldığını anlamak güç değil. Parite hesaplamasının yapılması çok ilginç bir şey. Sayfanın sonunda vereceğimiz linklerden, parite hakkında detaylı bilgilere ulaşabileceksiniz.
Diğer RAID konfigürasyonları
Yukarda saydıklarımızdan başka, RAID 2, RAID 3, RAID 4, , RAID 7, RAID 53 gibi diğer konfigürasyonlarda bulunuyor. Eğer bu konfigürasyonları anlatacak olursak: parite ( Hafiften anladınız gibi ) , Hamming ve XOR hata düzeltme operasyonlarından da bahsetmek zorunda kalacağız ve bu anlattıklarımızdan bizim de dahil herkesin kafası allak bullak olup, bu yazıyı okumayacaksınızdır. Zaten yukarıda sizler için anlattığımız RAID konfigürasyonlarının dışındaki diğer RAID konfigürasyonlarının bazıları aşırı derecede kompleks yapıya sahip olup, çok pahalı SCSI RAID kartları ile gerçekleştirilebilen işlemler. Zaten o kompleks yapılı RAID konfigürasyonları, bizim konumuzun dışına çıkıyor biraz. Bundan dolayı esas RAID, SCSI RAID dir. IDE RAID kontrolcülerinin yapabildiği işlemler en basit yapılı olan işlemler, ki bunlar yazılımlar tarafından da yapılabiliyor. NT 4.0/Windows 2000 Server ve Linux işletim sistemlerini çok yakından tanıyanlar zaten bu olaylara pek uzak değildir. Dolayısı ile IDE RAID kontrolcüleriyle yapabildiğimiz RAID konfigürasyonları bizler için önemliydi.
Biraz önce IDE RAID konfigürasyonlarından bazılarının ( Örneğin RAID 0 konfigürasyonu ) işletim sistemleri tarafından yapıldığından bahsettik (Yine software/hardware konusuna gelmiş oluyoruz gibi). Sadece bilgi olsun diye söyleyeceğim. IDE RAID kontrolcüleri RAID konfigürasyonlarının donanımdan desteklediği için, yazılım yoluyla yapılan striping veya mirroring işlemlerine nazaran performansın daha iyi olduğunu söylemek mümkün. Çünkü, bu işi yazılım yaparken haliyle işlemciye yükleniyor.
Bu arada ilginç bir noktayı belirtmeden de geçmek istemiyorum. RAID kavramı yaklaşık bundan 12 yıl önce çıkarılmıştı. O günden bugüne teknoloji çok gelişti ve artık RAIDin açılımındaki üçüncü kelime olan Inexpensive ( ucuz ) kelimesi gerçekleşiyor gibi. Düşünsenize, IDE RAID sisteminin de 4,5 yıl kadar önce de var olduğunu düşünerek, RAID 0+1 konfigürasyonunu oluşturmak için ne kadar para harcayacağınız düşünün. Kaldı ki, önceden SCSI RAID sistemler var idi ve varın ucuz olayını siz düşünün. Ama artık bazı şeyler değişti gibi.
IDE RAID olayının mantıklı bir açıklamasına gelince; eski, "acınacak" türdeki performansa sahip IDE diskler ( SCSI disklere göre karşılaştırıldığında ) IDE RAID sisteminin oluşması için bir alt yapı oluşturamıyordu ( Fiyat açısından da bakmak gerekli ). Gelişen IDE Diskler, ucuzlayan fiyatlarıyla beraber, IDE RAID sisteminin uygulanabilir olması için göz ve masaüstü bilgisayarlarını işine yarayacak RAID 0, RAID 1 ve RAID 0+1 konfigürasyonlarını beraberinde getirdi. Zaten masaüstü geliştirilen bir RAID sistemi için, çok büyük "sunucularda" işe yarayan kompleks RAID konfigürasyonlarını beraberinde getirmesi mantıklı değildi. Hem kompleks yapılı RAID konfigürasyonları da desteklenseydi, IDE RAID kontrolcüleri olduğunda çok daha pahalı olacaktı ve masaüstü bilgisayar için hiçbir espirisi kalmayacaktı. Yukarıda bahsettiğimiz Adaptec'in RAID 5 konfigürasyonunu destekleyen IDE RAID kartını biraz buradan uzak tutmaya çalışıyorum. Çünkü fiyatı, diğer IDE RAID kartlardan 4-5 kat daha pahalı.
Sonuç olarak, IDE RAID, ortalığı yerinden oynatacak nitelikte. Çok makul bir fiyata sisteminizde gözle görülür bir performans artışı elde edebileceksiniz. Çoğumuz performans tutkunu olduğumuz için, veri güvenliğini biraz hiçe sayıp, RAID 0 konfigürasyonu sistemlerimizde kullanarak bir güzellik edebilirsiniz.
CSMA ( Carrier Sense Multiple Access ) Nedir?
CSMA ( Carrier Sense Multiple Access ) birden çok kullanıcısı olan veri taşıma ortamlarında (paylaşımlı) göndericinin herhangi bir veriyi göndermeden önce veri yolunda trafiğin olup olmadığını kontrol ettiği bir iletişim kuralıdır.
Carrier Sence : Bir göndericinin hehangibir veriyi göndermeden önce Carrier Wave (Taşıma Sinyali-Bilgi taşınmasına izin verme amaçlı gönderilen bir sinyal) sinyalini dinlemesi-beklemesi durumunu tarif eder. Bu; veri gönderiminden önce başka bir istasyon tarafından kodlanmış bir sinyalin veriyolunda bulunup bulunmadığının taranması işlemidir. Eğer herhangi bir gönderim işlemi bulunmuşsa istasyon iletime başlamadan önce daha önceki gönderim işleminin bitmesini bekler.
Mutiple Access: Herhangi bir fiziksel ortamın birden çok istasyon tarafından kullanaılması durumunu tarif eder.
CSMA Tipleri:
1-persistent (ısrarlı) CSMA
Gönderici (İstasyon) veri gönderimine hazır olduğunda, fiziksel ortamın dolu olup olmadığını kontrol eder. Sürekli olarak ortamın meşgul olup olmadığını kontrol eder eğer ortam boş kalırsa küçük bir veri paketi gönderir.Eğer çakışma/çarpışma gerçekleşirse bu işlemi rastgele zaman aralıklarında devam ettirir.
p-persistent CSMA
Bu iletişim kuralı 1-persistent CSMA'nın bir tür genelleştirilmiş şeklidir.Gönderici bir veri gönderimine hazır olduğunda , sürekli olarak ortamın boş olup olmadığını kontrol eder.Ortam boş kaldığında küçük bir veri paketi ile birlikte probability-p (olabilirlik) sinyalinide gönderir.Eğer gönderim gerçekleşmez ise kendisine tanınmış bir sonraki özel zaman aralığında tekrar küçük bir veri paketi ile birlikte p sinyalini gönderir. Bu işlem gönderim işlemi başarılı olana veya başka bir istasyon veri göndermeye başlayana kadar devam eder.
Nonpersistent (ısrarlı olmayan) CSMA
Gönderici bir veri gönderimine hazır olduğunda ortamın boş olup olmadığını kontrol eder eğer boş değilse rastgele bir zaman aralığında bunu tekrar eder.Ortam boş kaldığında gönderici veri gönderimini başlatır.Eğer çakışma/çarpışma gerçekleşirse , gönderici rastgele bir süre bekler ve yukardaki işlemleri tekrar eder.
Görüldüğü gibi persistent CSMA'da ortam boş kaldığında küçük bir veri paketi deneme amaçlı gönderilirken ,Nonpersistent CSMA'da doğrudan veri gönderimine başlanmaktadır